“VASIFSIZ DEDİKLERİNİZ, DÜNYAYI TEMİZ TUTAN GERÇEK VASIFLILARDIR!”
Kim vasıflı, kim vasıfsız? İş dünyasında vasıflar neye göre, kime göre belirleniyor? Sadece tahsilli olmak, belge sahibi olmak, meslek sahibi olmak mı vasıf sayılıyor? Peki bu vasıfları taşımayanlar neye göre “vasıfsız” ilan ediliyor?
Bana göre, Türkiye’de ve hatta tüm dünyada en vasıflı insanlar, dünyanın büyük bir çoğunluğunun “vasıfsız” olarak gördüğü kişilerdir: Temizlik işçileri.
Belediyelerdeki temizlik işçileri, hastanelerde gece gündüz hijyen sağlayan personeller, okullarımızda çocuklarımızın sağlığı için uğraşan temizlik görevlileri ve evlere temizliğe giden emekçiler…
Bir tık daha ötesine geçiyorum: Ev hanımları. Evinin içindeki her şeyden sorumlu olan, düzeni, hijyeni, yaşam kalitesini sürdüren gerçek kahramanlar…
Bu insanların hepsi, toplumun gözünde “vasıfsız” sayılıyor. Ama düşünün; “temizlik” denince akla ne gelir? Sağlık. Temizlik nedir? Mikroplardan arınmak, korunmak, hijyenik bir yaşam sürmek.
Temizliğin olmadığı yerde ne hastaneler güvenlidir, ne okullar, ne resmi kurumlar, ne de sokaklar. Pandemi döneminde tüm dünya bu gerçeği çıplak gözle gördü. O dönemde “kahraman” ilan edilen sağlık personelleri, gerçekten terinin son damlasına kadar bu unvanı hak etti. Allah hepsinden razı olsun, eksikliklerini göstermesin. Ama o kahramanlık hikâyesi eksik yazıldı.
Pandemi sürecinde, sağlık çalışanlarının fedakârlıkları kadar önemli — belki de onlardan bir adım önde — başka kahramanlar vardı: Temizlik personelleri.
Hastanelerde mikrobun en yoğun olduğu alanlarda — acil servislerde, pansuman odalarında, yoğun bakımlarda, ameliyathanelerde, tuvaletlerde ve koridorlarda — herkes mikroptan kaçarken, onlar virüsün tam ortasına girip her şeyi göze alarak temizlik yaptılar. Birçoğu bu süreçte hastalandı, hayatını riske attı, ama işini bırakmadı.
Hastanelerin dışına çıkalım. Dünyanın tüm şehirlerinde yaşamın devam etmesini sağlayan bir başka kahraman ordusu var: Belediye temizlik işçileri. İnsanların evlerine kapandığı, kendi aile bireylerinden bile uzaklaştığı o karanlık günlerde, onlar sokak sokak gezip çöp topladılar. Biz eldivenle, parmak ucuyla tuttuğumuz çöpleri kapı önüne koyarken; onlar o virüslü poşetleri elleriyle alıp kamyonlara yüklediler.
Yetmedi, şehirleri deterjanlı sularla yıkadılar; caddeleri, kaldırımları, çocuklarımızın yeniden yürüyebileceği hale getirdiler. Okullardaki temizlik personelleri de aynı şekilde, her sabah yüzlerce öğrencinin sağlığı için sessiz bir mücadele verdi. Sınıfları, koridorları, tuvaletleri dezenfekte ettiler. Bir çocuğun hastalanmaması için, sabahın ilk ışıklarından akşamın geç saatlerine kadar çalıştılar. Onlar olmasa okullar kapanır, eğitim dururdu.
Ben bir emekli belediyeci olarak söylüyorum: Bu insanların emeğine yıllarca yakından şahit oldum. Ve ne yazık ki, yıl sonu maaş ayarlamalarında bu kahramanlara yapılan muamele “vasıfsız eleman” muamelesiydi. Bu büyük bir haksızlıktır.
İş kollarında “vasıf kriterleri” belirlenirken sadece tahsil durumuna, mesleki bilgiye göre değil; insani şartlar, çalışma ortamı, risk oranı ve toplumsal katkı da dikkate alınmalıdır. Kimsenin yapmaya cesaret edemediği, herkesin kaçtığı bir işi yapan bu insanlara bir “vasıf” ismi bulunmalı. Ve yaptıkları bu kutsal işin karşılığı, pek çok iş kolunun üzerinde olmalıdır.
Unutmayın: Günün sekiz-on saatini insanların kirlettiği ortamları temizlemekle geçiren bu kahramanlar, en az sağlık personelleri, profesörler, amirler, memurlar kadar — hatta çoğundan daha fazla — vasıflıdır.
Gerçek temizlik onların elindedir. Ve aslında tertemiz olan onlardır; kirli olan bizleriz. Bunu pandemi bize apaçık gösterdi. Bir ay boyunca bu kahramanlar ellerini çekselerdi, emin olun hastanelerde, okullarda, belediyelerde kendi mikrobumuzda boğulup giderdik.
Son söz: Temizlik işçisi, okul görevlisi, hastane personeli, ev hanımı… Hepsi insanlığın görünmeyen kahramanlarıdır. Onlara “vasıfsız” demek, aslında insanlığın kendi ayıbını itiraf etmektir.
Saygılarımla...
Admin



















