Herkes konuşuyor, ben ise soruyorum!
TGGF Başkanı Sayın İbrahim Türkiş, istemedikleri halde bu yıl ön elemeye maruz kalan pehlivanları bu konuda sosyal medyada seslerini duyurabilmek için yaptıkları ortak paylaşımlarını tutanak haline getirip, onları ceza kuruluna sevk ettiniz. Pehlivanların, bu konuda haklarını hukuk önünde aramak için mahkemeye başvurduklarını da öğrenince ceza kurulundaki belgeyi tedbirliye çevirip, onlara açtıkları davayı geri çekmelerini aksi halde haklarında bulunan ceza kurulu raporunu işleme sokup, neredeyse 6 ay güreştirilmeme durumuna maruz kalacaklarını ulusal bir kanalda dahi röportaj esnasında dile getirdiniz...
Bir nevi pehlivanlara ölümü gösterip hastalığa razı ettiniz ve bu üstü kapalı tehditkar konuşma etkili oldu ve pehlivanlar ön elemeye çıtı diyeceğim de, çıkmadı aslında çıkmak zorunda kaldı. Onlar sözünü tuttu er meydanına çıktı. Peki siz pehlivanlar hakkında tedbirli ceza kaldırılmasını hatta buna biz ceza kaldırma demeyelim de, elinde koz bulundurma işlemini cezanın net kaldırılması olarak değiştirdiniz mi? Çünkü, bu konuda herhangi bir açıklama duymadık...
Gelelim diğer bir konuya. Şu an elinizde bir de Tarihi Edirne Kırkpınar Cazgırlarından birinin geçmiş dönem yönetiminizdeki MHYK Üyeleri ve davul zurna ekibinin imzalı tutanak haline getirmiş oldukları, kendilerinden katıldıkları organizasyon başına en kibar dille komisyon, kabaca rüşvet aldığı hatta bu rüşvet artık öyle bir hal almış ki; bu rüşvetin hatrı sayılır bir meblaya taşınmış ve artık bu durumu hazmedemeyen davul zurna ekibi bu haksız ve hadsiz kazancı döneminizin MHYK Üyeleri tıpkı sizin pehlivanlara yaptığınız gibi onlar da resmi bir tutanak haline getirip, gerekli yetkililere imzalatıp sezon yeni başladığı zamanlarda size sunulmuş...
Aradan geçen onca süreye rağmen bu cazgır hakkında hiç bir işlem yapmamanız durumu daha da kötüye götürmüyor mu? Böyle ağır bir suç karşısında gerekenin yapılmaması suçu işleyene ayrı bir öz güven, haksızlığa uğrayan tarafları da bundan sonraki olası daha ağır durumlar karşısında dahi sesiz ve çaresiz kalmaya sürüklemez mi? Ya da şu an böyle bir durumun olmadığının garantisi var mı?
Her şey bir yana böyle bir durumda kişi acilen ceza kuruluna sevk edilip, gerekenin yapılması gerekirken, tam tersi bir durumla kişinin Başcazgırlığa getirilmesi akla, mantığa sığar bir durum değil. Hatta bu durum bazı dedi konuların da doğru mu, değil mi insanı düşünmeye sevk ediyor. Ortalıkta kulaktan kulağa dolaşan bu kişi federasyon başkanının hemşehrisi, lobisi geniş, birçok organizasyona hemşehri oldukları için federasyon başkanının babasını kendi özel aracı ile taşıyor. Kendisine hizmet ve hürmet ediyor deniliyor. Kişinin bir büyüğüne hiçbir çıkar, menfaat gözetmeden hürmet etmesi, hizmet etmesi elbette takdire şayan. Lâkin, ortada ciddi bir konu varken üstelik resmi tutanak halinde iken bu izzeti ikramın ister istemez insanın aklına da deli soruları getirmesi de gayet doğaldır.
Vehlâsıl, sayın başkan size açık ve net düşüncelerimi aktarayım. Takdir sizin... Dikkate alır, ya da almazsınız orasını ben bilemem. Bu şekilde tedbirli tutanak tutup, insanlara ölümü gösterip hastalığa razı etme yöntemininiz doğru ve adil bir yöntem değil. Bu şekilde camiaya bir nizam getirebilmeyi hedefliyorsanız bence hatanın en büyüğünü siz yapmış oluyorsunuz. Kurallar yerine getirilmek için vardır, insanları kendi nefsi arzularınızın yönüne doğru çevirmek için değil. Böyle giderse yarın birileri de, sizler hakkında bir bilgi, belge edinir ve sizin yönteminizi yine size kullanır. Ben elime gelen bu belgeyi aşağıya bırakıyorum. Gerçi bu belgenin aslı zaten sizler de vardır. Ya da bir yerlerde bilerek, pardon yanlışlıkla dosya altında kalmış unutulmuştur. Artık risk alıp, inisiyatif kullanıp tedbiri mi kaldırırsanız, yoksa gereğini mi yaparsınız orası sizin takdiriniz. Eğer risk alıp takdirinizi kullanacaksınız o halde tedbirli olan tüm pehlivan ve cazgırlar hakkında da takdirinizi kullanmanızı beklerim. Belki ozaman az da olsa eşitlenmiş olurlar.
Saygılarımla...
Yalçın Kaynak / Sadece Güreş Programı Yorumcusu