İyiler Çok Yorulur!
Sakarya Hendek Devlet Hastanesi'nde görev yapan bir doktor var, ama ne doktor! Dahiliye bölümünden Dr. Berkay Demiriş… Uzun zamandır dikkat ediyorum ve ciddi rahatsızlıklar geçirdiğim için tavsiye üzerine ona gitmeye başladım. Hem eşimin hem de benim tüm genel tahlillerimize Berkay Hoca bakıyor. İki-üç ayda bir rutin tahlillerimizi yaptırır, kullandığımız ilaçların dozunu, saatini ve kullanım şeklini ayarlar. Randevumuzun tarihi belli olur, sabah muayene olup tahlil fişimizi alırız, öğleden sonra sonuçlarımızı gösteririz. Aslında bu, neredeyse her doktorun kapısında olan bir süreçtir.
Fakat Berkay Hoca’nın kapısı farklı. Uzun zamandır aynı doktorun kapısında beklediğimizden, artık durumu analiz etmeye başladım. Kimse yanlış anlamasın, elbette diğer doktorlarımız da görevlerini gerektiği gibi yerine getiriyordur. Ancak toplumumuzda "hastane arkadaşlığı" diye bir kavram vardır. Polikliniklerin önünde herkes birbirini dinler, herkesin memnun kaldığı bir doktor mutlaka vardır. Biri diğerine sorar:
— Neyin var?
— Kime geldin?
— Filanca doktor inanılmaz iyi, benim şu şu sorunlarım vardı, nereye gittiysem çare bulamadım ama o bana çok iyi geldi!
İşte Berkay Hoca, tam da herkesin dilinde dolaşan, hastasına gerçekten iyi gelen, aranan doktorlardan biri. Bu yüzden onun bulunduğu dahiliye polikliniği en kalabalık, randevulu hastası en yoğun olan bölüm.
Şimdi kendimi Berkay Hoca’nın yerine koyuyorum ve düşünüyorum. Diyelim ki herkes günde 20-30 hastaya bakarken ben neden 80-100 hastaya bakıyorum? Çoğunluk beni tercih ettiğine göre bende bir fazlalık var. Bir taraftan bakınca evet, iyi bir doktorum ki hastalarım benden memnun. Ama diğer taraftan bakınca benim gibi aynı vasıflara ve aynı şartlara tabi başka doktorlar da var. O halde mesai sonunda neden ben daha fazla yoruluyorum?
Bu durum, tabiri caizse şuna benziyor: Bir grup yarışmacı düşünün, gün boyunca yarışacaklar. Tüm imkânlar eşit. Ama birinin sırtına 10 kilo, diğerine 20 kilo, bir başkasına 30 kilo, bir diğerine ise 100 kilo ağırlık bağlanıyor. Günün sonunda yarışı tamamlayan herkese aynı ödül veriliyor! Bunu hiçbir mantık kabul etmez.
Burada yükü az olanı asla suçlamıyorum, sakın yanlış anlaşılmasın. Demek istediğim şu: Ya yük eşit şekilde dağıtılsın ya da verilen ödül yüklenilen ağırlığa göre olsun.
Bu arada, Berkay Hoca’nın temposuna ayak uyduran, onunla aynı tempoda çalışan bir isim daha var: Sekreteri Serdar. Bu kardeşimiz de en az Berkay Hoca kadar yoruluyor. Yani iyi olanla çalışmak, büyük bir yük getiriyor. Bu açıdan bakınca, bu kardeşimiz iyi olanın yanında çalışmakla şanslı mı, değil mi, onu bilemedim.
Sonuç olarak şunu vurgulamak istiyorum: Ben Berkay Hoca’yı ve yardımcısını överken, diğer doktorları aşağı çekmek gibi bir niyetim yok. Onlar da mutlaka görevlerini gereğince yerine getiriyordur. Ama ben ayda bir, iki ayda bir rutin kontroller için, ara sıra da evdeki büyüklerimizi götürmek için sürekli Berkay Hoca’nın kapısında beklediğimden, izlenimlerimi aktarmak istedim.
Biz toplum olarak eleştirmeyi çok kolay yapıyoruz, ama iyi ve hakkaniyetli yapılan bir işin emeğini takdir etmekte maalesef zayıf kalıyoruz.
İyi ki varsın Berkay Hoca, iyi ki varsınız Hendek Devlet Hastanesi’nin cefakâr ve vefakâr çalışanları!
Biz ne yiğidi öldürürüz ne de hakkını yeriz. Son yıllarda Hendek Devlet Hastanesi, tüm çalışanlarıyla üst düzey hizmet veriyor. Elbette istisnalar kaideyi bozmaz, ufak kusurları da görmesi gerekenler görür ve gereğini yapar.
Son söz olarak diyorum ki: İyiler sadece iyi oldukları için yorulmasın! Herkes iyi olsun, yük eşit dağılsın, yorulacaksa herkes eşit yorulsun!
Saygılarımla
Yalçın Kaynak