Hendek Güncel
HV
27 NİSAN Cumartesi 11:53
Advert Advert

SEN GEL, SEN GELME PEHLİVAN

Yalçın Kaynak
Yalçın Kaynak
Giriş Tarihi : 16-06-2023 15:16

662 yıldır gerekçesi, sebebi, şartları ne olursa olsun söylenmeyen söz 662 yıl sonra söyleniyor; "SEN GELME" kime deniyor? Pehlivana tüm imkânsızlıklara, zorlukluklara, yokluklara rağmen elinde olan tüm imkânlarını gönül verdiği Ata sporuna Peygamber sporuna kullanan en zor şartlarda en zorlu yollarda en zor zamanlarda tüm enerjisini varını yoğunu güreşe veren tamamen kendi imkânlarını zorlayan bir yiğide, bir çok yiğide pehlivanlığın zirvesi, tepe noktası, her pehlivanın hayalini süsleyen Tarihi Edirne Kırkpınar'a o gün yağlı güreşin nabzının attığı tek yer olan Saray İçi Er Meydanına ve Tarihi Edirne Kırkpınar kadar eski olan birkaç büyük güreş organizasyonuna, "Sen gelme pehlivan" kim gelmesin, neden gelmesin, hangi sebep ve gerekçe ile gelmesin. İmkânı olmayan, kulübü olmayan, imkân tanınmayan, destek görmeyen, kendi imkânları ile pehlivan olmak isteyen yiğit "pehlivan sen gelme." Sebep; artık er meydanlarına bir kalite gelecek, pehlivanlar daha iyi imkânlara yolluklara ödüllere kavuşacak, kalite artacak güreşler daha iddialı olacak, kimse kimseye güreş bırakmayacak. İyi de bütün bu eksikliklerin kalitenin düşük olmasının tek sebebi er meydanında adeta savaş veren canını dişine takıp ailesinin imkânları, ile kendi çabaları ile birilerinin tabiri ile çantasını omuzuna alıp yollara revan olan pehlivanın mı?

Siz, şuna açık ve net bir şekilde biz bu işin altından yıllar yılı kalkamadık. Ülkemizde futbol başta olmak üzere dışarıdan devşirme uzak doğu sporları dahil olmak üzere Dünyada pehlivanlarımızı sırt aşağı yenemeyen Avrupalının icat edip, bizim olan bize ait olan bin yıldan fazla mazisi olan Ata sporumuz Peygamber sporumuz yağlı güreşi değiştirip içine çeşitli kurallar ekleyip adı da minder güreşi olan Avrupanın Dünyanın tüm spor dalları Ülkemizde kulüpleşirken tesisleşirken şehirlere illere, ilçelere, okullara ve hatta mahallelere kadar alt yapı kulüpleri kurulup kitleleri kendi spor branşlarına çekmek için her türlü çabayı maddi harcamayı yaparken, üstelik bunların bir çoğu bu imkânları devlet destekli yaparken, kimse sayıya kalabalık oluşuna bakmayıp birçok spor dalında sporcu kıyafetlerini kulüpler, belediyeler ve hatta Devletin Kurumu Spor Bakanlığı karşılarken, ne acıdır ki; tarihin en eski sporu Ata sporumuz Peygamber sporumuz Devlet desteğinden uzak belediyeler ve para babası ağalar sayesinde ayakta durmaya çalışıyor. Hal böyle olunca doğal olarak parayı veren düdüğü çalar hesabı. Yağlı güreşe kim mesai harcıyor, para harcıyorsa kuralı da o ya da onlar koyuyor. Bazen bu durum öyle bir hal alıyor ki; devreye ego, nefis girip 662 yıllık yağlı güreş birilerinin kendisini tatmin etme platformu haline geliyor ve nefsi yönden haklı olarak kendilerini bu koca camianın sahipleri, kanun kural koyucuları olarak görüp doğrusuna, eğrisine, iyisine, kötüsüne, artısına, eksisine, bakmadan, hiç tereddüt etmeden fikirlerini emri vaki bir edayla söyleyebiliyorlar. Bir yiğide, bir pehlivana artık her çantasını omuzuna atan buralara gelemeyecek, her pehlivan her yerde güreşemeyecek şuna şu kadar para vereceğim buna vermeyeceğim diyebiliyorlar.

Haklısınız, neden koskoca bir camiaya Devletimin ilgili kurumu maddi manevi tesis, ekip, ekipman desteği vermiyor veremiyorsa o zaman kimse kusura bakmasın burada her ne kadar söz sahibi TGGF görünse de bu işe en çok maddi manevi harcama yapan, mesaisini ayıran kişi yada kişiler etkili ve yetkili kişi olarak kendilerini görürler. Durum böyle olunca da elbet er meydanları şov meydanlarına, reklâm meydanlarına, gösteri meydanlarına döner. Yine nefsi anlamda kendisini haklı görenler şehrin göbeğinde er meydanlarında davula en kuvvetli vuranlara, zurnayı konuşturanlara kendisine övgü dolu methiyeler dizen cazgırlara, er meydanında ismini, makamını, şanını, şöhretini anos ettiren favori pehlivanları ödüllendirir. Bu ödüllendirme bazan öyle bir hal alır ki; davulun, zurnanın, cazgırın, yükselen sesinden adeta son baharda yaprak döken ağaçlar gibi paralar havada uçuşur, yerlere saçılır. İşte o zaman durum görsellikten uzaklaşıp, gösterişe şatafata dönüşür. Nefsi arzular ego tavan yaparken mütevazilik, sadelik, alçak gönüllülük yere çakılır. Aslında bu durum hiç kimsenin hoşuna giden bir durum değildir. Çünkü bir geleneğin yaşatılabilmesi, ayakta tutulabilmesi için yapılan tüm çalışma, verilen tüm emekler amacının dışına çıkıp paranın, şanın, şöhretin, makamın, mevkinin esiri bir kesim oluşturup, asıl olan Ata sporumuz yağlı güreş üzerinden kimileri yolunu yönünü bulurken, kimileri de egosunu nefsini tatmin ederken yağlı güreşimiz öksüz kalmaya üvey evlat muamelesi görmeye devam eder.

Her gelen gelirken büyük projeler ile, büyük vaatlerle, büyük bir kararlılıkla geliyor. Lâkin değişen çok bir şey olmuyor. Birkaç kural ile oynanıyor. Biri kural koyuyor diğeri gelip o kuralı kaldırıp başka kural getiriyor. Kurallar krallar değişiyor. Ne hikmetse bazı kişiler ayaklarına beton dökülmüş sınır taşı gibi sabit duruyor. Yeni dönemin değil, her dönemin adamı olmaya devam ediyorlar. Bu kişiler kendilerini bu camia içinde öyle bir kamufle ediyorlar ki; adeta bukalemun gibi ortama, duruma, şekile göre rek alıp renk veriyorlar. Bir zangoç gibi gizlenip her dönemde en önemli görev alanlarında paranın, makamın, yanında yakınında olmaya devam ediyorlar. Halbuki onlar yağlı güreşe en çok zarar veren kesim oldukları, değişen yönetimler de hiç kimse onları suçlamıyor hatırlamıyor bile. Dediğim gibi kurallar ve krallar değişse de, onlar hiç değişmiyor.

İyi de nasıl değişir bu durum? Ne yapmak lâzım? Herkesin bir fikri var. Benim de acizane bir fikrim var. Ata sporumuz Peygamber sporumuz tamamen ama tamamen kurumsallaşmalı. Spor Bakanlığından önce Kültür ve Turizim Bakanlığı koruması altına alınıp, kural ve kaideleri eskilere dönülüp araştırılıp özüne döndürülmeli ve bir daha sebep, şartlar ne olursa olsun kuralları değiştirilmemeli, değiştirilmesi teklif dahi edilmemeli. İşin maddi boyutu elbette duruma ve şartlara göre değişebilir. Şu bir gerçekki hiç kimse, hiçbir kuruluş, hiçbir iş insanı Devletten zengin değildir. Devletin verebileceği imkanlardan daha üstününü veremez. Eee gelenek görenek diyorsun, bu gelenekte ağalar olmazsa olmaz değil mi? Elbette ağalarımız bu işin olmazsa olmazı. Nasıl ki; Ramazan ayında hurma, su ve pidesiz iftar Ramazan düşünülemezse, yağlı güreşimiz de ağasız, davul ve zurnasız, cazgırsız, hakemsiz, yağcısız güreş düşünülemez. Lâkin bu enstürmanın en önemli aksesuarı olmazsa olmazı pehlivansız yağlı güreş hiç düşünülemez. Ağalarımız yine er meydanında ağalığını yapsın. Elini, gönlünü pehlivanlarımıza açsın. Lâkin tüm yükü üstlenip de zora kaldıklarında pehlivana kimse kota koymasın, sınır bölgesi çizmesin. Bırakın yiğitler er meydanında kozlarını paylaşsın. Geçmişten geleceğe bu meydanlar ne Başpehlivanlar gördü. Halde hamallık yapanını mı istersin, oto yıkamada yıkamacı olanını mı, demirci dükkânında demir dövenini mi, köyünde bağ bahçe yapan hayvancılık arıcılık yapanını mı vs. hangisini sayalım. Hiç ummadığınız yerden bölgeden, hiç ummadığınız şartlardan öyle pehlivanlarımız çıkıp gelmiş, nice yiğitleri toz duman edip bir çoğu da kemer kuşanmış kürsü yapmıştır. Bugün, pehlivana omuzuna çantasını alan Edirne'ye, Kırkpınar'a gelmesin diyenlere birileri de, yarın eline parasını alan Edirne'ye, Kırkpınar'a gelmesin de der, deme hakkı bulur. İki iki dört Devletimiz yağlı güreşimize maddi ve manevi sahip çıkmadığı sürece pehlivanlarımıza sosyal güvence vermediği sürece, kim, kimler ne yaparsa yapsın niyeti, zihniyeti, fikri, düşüncesi ne olursa olsun yağlı güreşimiz de değişen kurallar ve krallardan başka hiçbir şey olmaz.

Saygılarımla...

Yalçın Kaynak / Sadece Güreş Programı Yorumcusu

YORUMLAR
DİĞER YAZILARI NİYET OKUYUCULAR! Örümcek Adam! Yaralı Aslan Cengizhan! Konya Beyşehir'den kükredi bir koçyiğit! Maskeli Beşler Hendek'te! BESLE KARGAYI OYSUN GÖZÜNÜ! O BİR SARI FIRTINA! Toroslara mı çıktın Ali? Baba ben pehlivan olacağım! Ne anlar Hikmet hoca güreşten! Onlara rağmen kaybedeceksiniz! Ne olmak, ne olmamak gerek? Arkamdan atıp tutan, makam yalakalarına bir çift sözüm var! Vekillere mektup var! Hain kim? Merak ediyorum ve soruyorum! Büyük Birlik olmasa, Hendek'in hali ne olurdu? SİYASİ PARTİLERDE BOZUK FERMUAR İTTİFAKI TÜRK GÜREŞİNE ŞEREF GELDİ, ŞEREF VERDİ MİNDERDE PEŞREV ÇEKEN TÜRK Ne yaptın sen Mustafa? Yakışır Karapürçek'e Türkiye'nin gözü, kulağı Sakarya'da. Sakarya'nın siyasileri, hamileri, abileri, nerede? Siz şu Atasözünü duydunuz mu hiç? Sakın kaybetmeyin Ahmet Kavakçı'yı Denizli; sahip çık yiğidine, sahip çık Raşit'ine KİM KAZANDI? KİM KAYBETTİ? İçimden geldi okumasanız da ben yazayım! Sözüm güreş camiasına Minder mayosuz olmaz da, er meydanı kispetsiz olur mu? Mehmet Keçe Atak Usta İrfan Şahin Usta Necati Başar Aday Adayı Yanlış Yer, Yanlış Zaman Başpehlivanlar Şapkalı amca sen haklısın, İsmail Pehlivan sen de haklısın Kim bu er meydanındaki güzel? Pehlivana sen gel, sen gelme denilirmiş! Ne umduk ne bulduk Ters köşe yaptın sen beni başkan! Şampiyon burada Hendek'li nerede? Orada bir usta var çok uzakta Dualı Çayırdaki purolu monşerler kim? Cemil'e imkânsız de! İki Şehir Arasında Araftayım Pehlivan! Geliyor gelmekte olan Kim ustadır, kim değil Derler, derler her şey derler Sözüm kim'e? Sizce kim haklı? KEMER KİMİN? KİM BU DEMİR ADAM KARA YILAN OSMAN AYNUR GÖLCÜK'LÜ YILDIRAY PEHLİVAN Gölcük'lü Nedim Pehlivan Altı yapısı olmayanın, üst yapısı sağlam da değildir Yeşil Pehlivan O bir koca yörük Yine Samsun ve yine bir yiğit KOCA USTA GAZANFER KAHVECİ Faruk Akkoyun Pehlivan Onlar Ailecek Pehlivan: Anne, Baba, Oğul Pehlivan Yağlı güreş ve usta Bir ol da gel Er Meydanlarından Deprem Meydanlarına Dev Adam Ertuğrul Pehlivan Yatağı Samsun (Fatih Atlı) Çay Ocağından Er Meydanlarına Bizde Yiğitler Bitmez: "Sarı Dev, Karamürsel'li Boşnak Hüseyin" Yağlı Güreş ve Askerlik Bir yiğitten daha ne beklenir ki... Dün Mustafa Bük'tü, Bugün Recep Kara! O KENDİNİ BİLİYOR Feda-Kâr Vefa-Kâr KİM BU KILICI TUTAN EL? Er Meydanlarımızı Pehlivansız Bırakma Başkanım Olmadı Yiğitler, Olmadı Başpehlivanlar DELİ HİKMET Kispet olursa, kısmet de olur! İsa'yı ararken, Musa'dan mı olduk! Yirmisinde Genç Aslan, Kırkbeşinde Yorgun Aslan! KAYBETTİK! Birçok suçlu var, bir de suçsuz var, kim suçlu, kim suçsuz! DERDİMİZ BAĞCIYI DÖVMEK DEĞİL YAĞLI GÜREŞ VE BUKALEMUN CÖMERTLİK SADECE PARA İLE Mİ? GÜÇ İLE Mİ? MAKAM İLE Mİ? OLUR Kitabın ortasından konuşmaya devam edeceğiz Yoruldun be Ali! Feda "Kâr" Teşvik Mi, Taktik Mi, Takip Mi, Tahrik Mi? Kırkpınar Arefesi Çok Oldu, Çok Oldukça Yok Oldu Tarihe Paha Biçilemez Koca Usta Seni Hiçbir Zaman Unutmayacağız UMUTLUYUZ Güçlünün Adaleti mi? Güçsüzün Adaleti mi? KAPILARIMIZDAN... Sağlıklı, mutlu, huzurlu bayramlar... NEFES ALIP VERDİĞİNİZ HER GÜN ANNELER GÜNÜNÜZ OLSUN... ÖZLEDİK... Başpehlivanlık mı? Boşpehlivanlık mı? Vakti geldiğinde konuşacağız