Lig Güreşleri Kırkpınar’ın Önüne Geçmemeli
Bu benim düşüncem; katılan olur, katılmayan olur. Zaten düşüncemin hiçbir bağlayıcılığı da yoktur.
Bin yıldan bu yana hiçbir pehlivana, "Tarihi Edirne Kırkpınar’a sen gel, sen gelme." denmemiştir, denmemelidir de. Kırkpınar, ata sporumuz yağlı güreşin zirvesidir ve bu zirvede minikten başa her yiğit güreş tutmalıdır. Kırkpınar'da güreş tutmanın yolu, lig güreşleriyle yedi bölgeye bağlı olmamalıdır. Çünkü bu yedi bölgeye katılabilen pehlivanlar olduğu gibi katılamayan pehlivanlar da var. Yağlı güreş sadece başpehlivanlıktan ibaret değildir.
Ayrıca, yine bağlayıcılığı olmayan benim düşünceme göre, lig güreşleri Kırkpınar’a değil, kendi yedi bölge güreşlerine kalite katmaktadır. Ayrıca Kırkpınar’ı ve Kırkpınar birincilerini gölgede bırakmaktadır. Eğer lig olmazsa olmaz deniyorsa, o zaman tüm lig güreşleri, Tarihi Edirne Kırkpınar’dan önce bitmelidir. Lig şampiyonu Kırkpınar’dan önce belli olmalı ki güreşlere son noktayı, Tarihi Edirne Kırkpınar birinciliği koyabilsin. Ödül töreni de "Son Şampiyon Kırkpınar Başpehlivanı" olarak neticelenmelidir.
"Efendim, lig güreşleri harici oynaş güreşler ya da anlaşmalı güreşler oluyor." diyenler var. Peki, ben de soruyorum: Geçen yılki lig güreşleri tartışmasız ve kusursuz mu oldu? Kişiler üzerinden gidip pehlivanları yıpratmak, derecelerine gölge düşürmek istemem. Ancak takım ve ekip güreşleri olduğu sürece bu durumun önüne kimse geçemez. Bu yıl bir takım öne geçer, gelecek yıl başka bir takım. Bu, ligde de olur, Kırkpınar’da da olur, yerel güreşlerde de olur. Bunun çözümü, pehlivan sayısına kota getirmekle ya da güreşi altı-yedi bölgeye sıkıştırmakla sağlanamaz. Yani eline kisbetini alan yalnızca Kırkpınar’a değil, Türkiye’nin dört bir yanında hangi güreş varsa oraya gidebilmelidir.
Güreşin ana temeli savaşa hazırlık değil midir? Güçlü, kuvvetli, fiziğini ve gücünü aklıyla birleştirip kullanabilen yiğitler yetiştirmek ve savaşa hazır bekletmek değil midir? Bugün er meydanına çıkan yiğitler, Rabbim korusun, yarın gerekirse savaş meydanlarına da hazır ve nazır çıkabilmelidir. Yarın olası bir durumda, "Sen gel, sen gelme." diyebilir miyiz bu yiğitlere?
6 Şubat 2023 depreminde "Sen gel, sen gelme." dedik mi? Hayır! Bu yiğitlerimiz, 11 ilin karanlığa büründüğü o zor zamanda bölgeye seferber oldular, enkaz altına girip nice canlar çıkardılar. 15 Temmuz’da bu yiğitler sokağa inip tankların, topların önüne dikildiler.
Demem o ki bize bu yiğitler sadece Kırkpınar’da ya da yedi bölgede güreş tutmak için değil, ülkemize gelebilecek her türlü afet ve savaş durumunda da lâzım. Yiğitlerimize kota koymak yerine, mümkün olduğunca sayılarını artırmalı ve en zirveye çıkarmalıyız ki yarın olası bir durumda, "Sen git, ben gitmem." demesinler!